Prof. Dr. Recai Coşkun’un makalesi önde gelen akademik dergilerden birinde yayımlandı. İşin ilginç tarafı bu makalenin içeriği ve kaynakçası tamamen uydurmaydı!
Kaynak:https://twitter.com/maratbey1/status/…
Akademi tarihinde büyük bir ‘leke’ olan Alan Sokal olayını biliyor musunuz?
Fizikçi Alan Sokal, postmodern kültürel çalışmalar üzerine ‘Sosyal Metin’ Dergiye bir makale yazıyor. Ancak Sokal’ın yazdığı bu yazı tamamen sahtedir. Bibliyografyasında gerçek bir kaynak bulunmayan bu makale, dönemin önde gelen dergilerinden Social Text’in 1996 ilkbahar-yaz sayısında yayımlanmıştır.
Sokal’ın yazdığı uydurma makale akademide fırtına yarattı.
‘Sınırları Aşmak: Kuantum Yerçekiminin Dönüşümsel Bir Tanımına Doğru’ başlıklı bu makale, oldukça abartılı cümlelerle doludur. Sokal, makalesini öyle bir şekilde yazıyor ki, bilinen bazı gerçekler ile ustalıkla uydurulmuş cümleler birbirinden ayırt edilemeyecek hale geliyor.
Öyle ki bir süre sonra Sokal yazının uydurma olduğunu açıklayınca yazıyı yayınlayan kişi ‘hayır bu yazı uydurma değil’ diyerek itiraz etti.
Ülkemizde Sokal olayının tıpatıp aynısı bir olay yaşandı;
Prof. Dr. Recai Coşkun’un içeriği ve kaynakçası tamamen uydurma olan makalesi üst düzey bir akademik dergide yayımlandı.
İzmir Bakırçay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recai Coşkun tarafından yazılan bu makale 1 Kasım 2023 tarihinde internette yayınlanmıştır.
Yazının kaynağına baktığımızda yayınevlerinin hiçbirinin gerçek olmadığı, tarihlerden birinin ‘MÖ 3000’ olduğu görüldü. Yayınevlerinin isimleri şöyleydi; Swastika Yayınları, Hurafe Yayınları, Kabile Yayınevi, Materyalist Mesih Yayınları…
Coşkun, yazısının sonunda Sokal’dan bahsetmeyi ihmal etmiyor.
Türkçeye ‘sözde bilim’ olarak çevrilebilecek ‘sözde bilim’ teriminin de bir bilim olduğunu belirten Coşkun, dünyada her zamankinden daha fazla yayın bulunduğunu belirterek araştırmacıların teşvik alabildiğinin, hatta doçentlik puanı bile kazanabildiğinin altını çiziyor. Böylece.
Bir internet sitesinde yayınlanan bu makalenin yayın kurulunda 70 farklı profesör bulunmaktadır.
Bibliyografyanın ne kadar uydurma olduğu buradan anlaşılıyor! ?
Kelimelerin yetmediği noktada olduğumuzu düşünüyorum.
